Osman KAVALA | 19 Mart 2024İmar Haber

19 Mart 2024 - 08:59

Osman KAVALA

Osman Kavala Kimdir? Neden Cezaevinde, Yargı Süreci, Hayatı, Eğitimi, Biyografisi, Yargılanma Kararı, Ceza Aldı Mı?

Son Güncelleme :

08 Ekim 2020 - 22:29

Osman KAVALA

Mehmet Osman Kavala Kimdir?

Doğum: 2 Ekim 1957 – Paris

Eşi: Ayşe Buğra – 1988

Meslek: Türk iş insanı, insan hakları savunucusu ve STK Destekcisi

1975’te İstanbul’da Robert Lisesi’ni bitirdi. Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde işletme, Manchester Üniversitesi’nde ekonomi üzerine lisans eğitimi aldı. New York’taki The New School for Social Research’te doktora eğitimine başladı. Fakat doktora eğitimini tamamlayamadan yurda dönmek zorunda kaldı.

1982’de babası Mehmet Kavala’nın ani ölümü sonrasında İstanbul’a döndü ve Kavala Grubu şirketlerinin yönetimini devraldı.

1983 yılında İletişim Yayınları’nın, 1985 yılında da Nazar Büyüm ve Selahattin Beyazıt’la birlikte Ana Yayıncılık’ın kurucu ekibi içinde yer aldı. Ana Yayıncılık, Britannica Ansiklopedisi’nin Türkçe versiyonu Ana Britannica’yı, Britannica Compton’s’u ve Temel Britannica’yı yayımladı. Aras Yayıncılık’ta yönetim kurulu üyesidir.

1984 yılında Cihangir’de açılan ve dönemin ekoloji, toplumsal cinsiyet, kültür ve sanat tartışmalarına öncülük eden Bilim Sanat Kültür Hizmetleri Kurumu’nun (BİLSAK) kurucu üyeleri arasındadır.

1990’ların başından beri birçok sivil toplum kuruluşuna destek olmuştur. Aynı yıl hayata geçen TEMA Vakfı, Helsinki Yurttaşlar Derneği ve Demokrasi ve Uzlaşma Merkezi’nin kurucularındandır. TÜRSAK (Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı), TESEV (Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı), KMKD (Kültürel Mirası Koruma Derneği), Hafıza Merkezi ve Tarih Vakfı gibi kurumların yönetim kurullarında yer almıştır. Kavala ayrıca Uluslararası Af Örgütü’nün bağışçılarındandır.

2002’den beri kar amacı gütmeyen bir kültür kurumu olarak faaliyetlerini sürdüren Anadolu Kültür’ün kurucusu ve yönetim kurulu başkanıdır. Uluslararası Af Örgütü’nün bağışçılarından biridir. Kültür alanındaki bölgesel ve uluslararası işbirliklerini destekleyen Anadolu Kültür, kar amacı gütmeyen bir kültür kurumu olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. Anadolu Kültür kültür-sanatın üretimini ve dolaşımını destekler, kültürel hakları ve çeşitliliği savunur, kültürel miras unsurlarının korunmasına yönelik çalışmalar yürütür. Vizyonu, çoğulcu ve demokratik bir topluma ve toplumsal uzlaşmaya katkıda bulunmaktır.

Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı üstlendiği Anadolu Kültür’ün ilk girişimi 2002’de faaliyetlerine başlayan Diyarbakır Sanat Merkezi’dir.

Anadolu Kültür’ün ikinci girişimi, Kavala’nın girişimiyle 2005-2009 yılları arasında faaliyet gösteren Kars Sanat Merkezi’dir. Kars’taki tek çok amaçlı salona ev sahipliği yapmış, aynı zamanda Türkiye, Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan arasındaki ortak kültür çalışmalarını desteklemiştir. Anadolu Kültür’ün diğer bir inisiyatifi ise İstanbul’un Tophane semtinde yer alan Depo’dur. İlk sergisini 2009’da düzenleyen Depo, ilk olarak 2005’te İstanbul Bienali’nde sergi mekanı olarak kullanılan ve 2008’de tadilat ve renovasyon çalışmasından geçen Tütün Deposu isimli tarihi bir binada etkinliklerini düzenlemektedir. Ticari olmayan ve bağımsız bir sanat mekanı olarak işlev gören Depo, sergilerin yanı sıra kamuya açık konuşmalar, paneller, film gösterimleri ve atölye çalışmalarına ev sahipliği yapar.

2018 yılında Türkiye’deki faaliyetlerini sonlandırma kararı alan Açık Toplum Vakfı’nın kurucu üyelerindendir. Avrupa ile Türkiye arasındaki yaratıcı diyaloğun büyük kentler dışında da teşvik edilmesini hedefleyen ve İzmir, Diyarbakır ve Gaziantep’te kültür sanat altyapısını desteklemek üzere, toplumsal fayda ve sürdürülebilirlik öncelikleriyle yola çıkan Kültür İçin Alan’ın kuruluşunda aktif rol aldı. Goethe-Institut, Hollanda Büyükelçiliği, İstanbul İsveç Başkonsolosluğu ve Fransız Kültür Merkezi’nin öncülüğünde başlatılan Kültür için Alan projesinin Türkiye ortakları arasında İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) ile Anadolu Kültür bulunmaktadır.

2019 yılında Türkiye’de risk altında olan kültürel mirasın korunmasına yönelik çabaları nedeniyle Avrupa Arkeoloji Mirası Ödülü’ne layık görülmüştür. Yine 2019 yılında, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nin demokratik toplum çalışmalarına katkıda bulunan ve ifade özgürlüğüne yönelik baskı altında olan kişilere verdiği “Ayşenur Zarakolu Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü”ne layık görülmüştür.

Hakkındaki İddialar ve Yargı Süreci

1 Kasım 2017 tarihinde TCK’nın 309. ve 312. maddelerinden tutuklandı. 309. maddeye (“cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs”) dair soruşturma 15 Temmuz darbe girişimi, 312. maddeye (“cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırma veya görevini engellemeye teşebbüs”) dair soruşturma ise Gezi Parkı protestolarıyla ilişkilidir.

11 Ekim 2019 tarihinde TCK’nın 309. maddesinden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından re’sen tahliye edildi.

18 Şubat 2020 tarihinde ise TCK’nın 312. maddesinden (kamuoyunda bilinen adıyla Gezi Parkı Davası’ndan) beraat etti.

Tahliyesinin hemen ardından TCK’nın 309. maddesinden gözaltına alındı; ertesi gün, 19 Şubat 2020 tarihinde aynı maddeden tutuklandı.

9 Mart 2020 tarihinde ise TCK’nın 328. maddesinden (“devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etmek”) tutuklandı.

20 Mart 2020 tarihinde TCK’nın 309. maddesinden beraat etti.

1 Kasım 2017 tarihinden itibaren kesintisiz olarak Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Osman Kavala, 20 Mart’taki beraat kararıyla aynı dosyadan üç kez tutuklanıp iki kez tahliye edilmiş oldu.

İnsan Hakları İzleme Örgütü Genel Direktörü Kenneth Roth, Kavala’nın Gezi Davası’ndan beraat ettikten hemen sonra yeniden tutuklanmasını “Türkiye’nin ceza yargılamaları sisteminin, siyasi olarak manipüle edildiğini, savcılık soruşturmalarının ve tutuklama kararlarının Cumhurbaşkanı’nın keyfine göre verildiğini gösteriyor” sözleriyle yorumlamıştır.

Gezi Parkı eylemlerini organize ettiği iddiasıyla hakkında dava açılan aralarında Osman Kavala’nın da bulunduğu 16 kişi, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandı. Gezi Olaylarını organize ettiği iddiasıyla açılan davada, savcılık Osman Kavala, Yiğit Aksakoğlu ile Mücella Yapıcı’nın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasını, diğer sanıklara 15-20 yıl arasında hapis cezası verilmesini talep etmişti.

Davanın tek tutuklu sanığı olan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) tahliyesini talep ettiği Osman Kavala, kararın üstünden üç aydan uzun süre geçmesine rağmen cezaevinde tutulmaya devam ediyordu. AİHM, Kavala’nın yargılanmasının ve tutuklanmasının politik saik taşıdığına, “Kavala ve onunla beraber tüm insan hakları savunucularını susturmak amaçlı” olduğuna hükmetmiştir.

Gezi Parkı davasında, 18 Şubat 2020 tarihinde görülen altıncı ve son duruşmada tüm sanıklara beraat kararı verildi. Aynı şekilde 3 yıldan fazla bir süredir cezaevinde bulunan Osman Kavala’nın da tahliye edilmesine karar verildi.

19 Şubat 2020 tarihinde 15 Temmuz soruşturması kapsamında gözaltına alınan Osman Kavala Gezi Davası’ndan beraat etti fakat cezaevinden salıverilmeden ‘casusluk’ gerekçesiyle yeniden, sevk edildiği nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nce tutuklandı.

Casusluk suçlamasıyla tutuklu bulunan Kavala hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında ikinci bir iddianame hazırlandı. İddianamenin İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.

Kavala ve eski CIA danışmanı Henri Barkey hakkında TCK’nın 328’inci maddesi uyarınca 20 yıla kadar TCK’nın 309’uncu maddesi uyarınca da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. 15 Temmuz darbe girişiminde Türkiye’ye gelen eski CIA danışmanı Hanri Barkey ile Kavala’nın bu tarihten önceki faaliyetlerinin darbe girişimi hazırlıklarının tarihleriyle kesiştiği iddiasına yer verildi.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.