Mirasın reddi, diğer bir deyişle reddi miras; miras bırakanın ölümü üzerine yasal veya atanmış mirasçıların ölenin her türlü borç ve alacaklarıyla birlikte oluşan mirasın hak ve yükümlülüklerini reddetmesi olarak tanımlanabilir.
Miras, miras bırakanın ölümü ile mirasçılara derhal ve kanunen geçer .Miras hukukunda geçerli olan külli halefiyet ilkesi gereği, yasal ve atanmış mirasçılar miras bırakanın ölümüyle kendiliğinden mirasçılık sıfatını kazanırlar. Mirasçılık sıfatı kazanıldığında artık miras bırakanın borçlarından yalnız tereke ile değil kendi şahsi mal varlıklarıyla da sorumlu hale gelirler.
Bir kişinin tüm mal ve varlıklarını yasal düzenlemeler neticesinde başkalarına bırakabilmektedir.
Miras bırakacak kişiye Muris denilmektedir. Muris’in bırakacağı mirasta, tüm mal ve varlıkların yanı sıra kendi borçları da olabilmektedir.
Kısaca değinmek gerekirse mirasçılar, Muris tarafından yasal yollarla bıraktığı hem alacaklardan hem de borçlardan sorumlu olmaktadır. Yer alan bu kanun sebebiyle, mirasçıların bu mirası reddetme hakkı tanınmaktadır. Buna da “Miras Reddi” yani “Reddi Miras” denilmektedir.
Reddi Miras uygulamasında, kişiye bırakılan miras ya tamamen reddedilmektedir ya da tamamen kabul edilmektedir. Borçları reddedip, alacakları kabul etmek gibi bir durum söz konusu değildir.
Reddi miras yapan kişinin alt soyları ya da mirasçıları da reddi miras yaparsa, mevcut alacaklar ya da borçlar, iflas etmiş bir kişinin mal varlığına uygulanan şekilde bir işleme tabii olur ve miras tasfiye edilir. Tasfiye işleminden sonra alacaklar ve borçlar hesaplanıp arta kalan maddi değerler ilk mirasçılara dağıtılır. Bu dağıtım işleminden mirasçının alt soyları reddi miras etmelerine rağmen bu haktan yararlanamazlar.
Bir yanıt yazın